Bir önceki bültenimizde daha önce yaptığım araştırmalardan bir tanesi olan “pürdikkat çalışma” ile ilgili ufak bir bilgilendirme yazısını kaleme almıştım. Bu ay da “şirketlerde dedikodu” ile ilgili yaptığım bir araştırma hakkında sizleri bilgilendirecektim ki Mart ayı başından itibaren yeni bir krizimiz oldu. Bu yüzden bu eğlenceli konuyu bir sonraki ay ele alacağım. Hayatımız eskisi gibi olsa da zararsız dedikodu yapabilsek 🙂 .
Biraz önce belirttiğim gibi hepimizin gündemi Covid 19 adı verilen bulaşıcı bir virüs. Umarım bu virüs hiçbir arkadaşımızın ve yakınlarının sağlığını olumsuz etkilemez, Allah korusun esirgesin. Bu virüsün sağlımızla ilgili etkileri konusunda hepimiz neredeyse bir sağlıkçı kadar bilgi sahibiyiz. Bu yüzden konunun başka bir boyutunu ele alacağım.
Bu virüsün ekonomi ve işimiz üzerinde ki etkileri hakkında farklı farklı uzman görüşleri ve varsayımlar mevcut. Yaşadığımız bu krizin ekonomik yansımaları (şirketimiz özelinde) ve olası etkileri hakkında görüşlerimi siz değerli dostlarımla paylaşmak istiyorum.
Öncelikle bilmeyen arkadaşlarım için yazıyorum 45 yaşıma merdiven dayadım. Aklımın erdiği günden bu yaşıma kadar sayısız ekonomik, siyasi, idari krizler gördüm. Bu krizlerin hiçbirinin olmadığı herhangi bir dönem hatırlamıyorum. Bütün bunların bana öğrettiği şey; bir doğa yasası derecesinde hayatın zikzaklarla yani inişlerle ve çıkışlarla dolu olduğu. Şu anda yine bir iniş iklimindeyiz ve dip noktasının nerede olacağını ben de kestiremiyorum.
Ancak;
- Müşteri sadakati kazanmış
- Müşterilerine katma değeri yüksek hizmetler sunabilen
- Müşterilerinin geneli krizden en az etkilenen üretim sektöründe olan
- Büyük ve kurumsal müşteri portföyüne sahip
- Yetkin ve kritik personel yapısına sahip
- Eksiksiz yetki, donanım ve teknik altyapıya sahip
- İş hacminin ve müşteri taleplerinin olası hızlı artışına cevap verebilecek işgücü kapasitesine sahip
- Ülkemiz coğrafyasında ve yurtdışında ulaşılabilirliği olan
- Yurtdışındaki müşterilerinden döviz geliri olan
- Yeterli finansal büyüklüğe, kredibiliteye ve dayanma gücüne sahip
bir şirketiz. İşte bu gerçekler bizi yine rakiplerimizden sıyıracaktır. Bize düşen aklı selimle hareket ederek, yaşadığımız krizi hafife almadan veya abartmadan, panik yapmayarak, birlik ve beraberliğimizi koruyarak, gerekli önlemleri almaktır.
Bu gerçekçi yaklaşıma şirketimize özel olduğunu düşündüğüm duygusal olguları da eklersek dip noktası nerede olursa olsun hep beraber dayanacağımızı ve bu krizden çıkacağımıza inanıyorum. Hatta eskisinden çok daha büyük çok daha güçlü bir şirket olacağız. Bu inancıma sebep olan şirketimizi ve sizleri tanıyor olmam. 2005 de Küçükbakkalköy’ de 60 metrekare iki göz odada başlayan bu hikaye birlik, beraberlik ve fedakarlık üzerine kurululudur. Din, dil, milliyet ayrımı yapılmayan, adam kayırmacılığın olmadığı, yaptığı işi ve insanı seven, insana değer veren, rasyonel bakış açısını benimseyen bu topluluğun bir parçası olduğum için çok mutluyum.
Gerek evinin mutfağında, salonunda gerekse üreticilerimizin atölyelerinde, toplantı odalarında hizmetlerimize dur durak bilmeden aynı hassasiyetle devam eden sizler şirketimizin tek umudu ve geleceğimizin teminatısınız. Umut fakirin ekmeği değil, direncimizin göstergesidir. Bu yüzden umudumuzu kırmayacağız, olumlu ve güzel hayaller kuracağız. Şirketimiz sadece maaş alıp para kazandığımız bir yer değil, kimseye muhtaç olmadan, emeğimizle, alın terimizle gerçekleştirdiğimiz onurlu varoluş mücadelemizin kılıcıdır, kalkanıdır. Göstermiş olduğunuz özveri karşısında saygıyla eğiliyor ve sizlerle gurur duyuyorum.
Mehmet Işıklar
Genel Müdür