İnsanlığın doğuşundan bugüne, yaşamlarını sürdürmek ve sağlıklarını koruyabilmek için yeterli ve dengeli miktarda gıdaya ulaşması ve tüketmesi en doğal haklarıdır. Kaliteli beslenme, insanların fiziksel ve ruhsal gelişimini etkilemekte ve sağlıklı yaşam koşullarının ortaya çıkışını sağlamaktadır Günümüzde beslenme ve sağlık kavramları beraber kullanılmaktadır. İnsan sağlığını direkt etkileyen faktörlerin başında ise gıda ürünleri gelmektedir. Fakat hem kültürel olarak hem coğrafik olarak tüketim alışkanlıkları da insanların genel yapısı gereği değişkenlik göstermektedir.
Tüketici alışkanlıklarındaki değişimler ve gıda güvenliği ile ilgili artan endişeler kamu ve özel sektörde yapısal değişikliklerin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Devlet bu konularla ilgili olarak mevzuat hazırlayıp denetim yaparken, özel sektör kuruluşları ise rekabette avantaj sağlayabilmek için gıda güvenliğine yönelik yeni yaklaşımları ve standartları sahiplenmektedir. Ayrıca her ülkenin gıda güvenliğini sağlayacak standartlarının bulunması ve bunlar arasındaki uyumsuzluk, benzer ürünleri üreten ülkelerin arasındaki ticaretin gelişmesi önünde engel oluşturmaktadır. Bu nedenle birçok ülke ve firma güvenli gıda tedarik/arzı için bir araya gelerek standartlar geliştirmiştir. Bu standartların en önemlileri şunlardır: HACCP, ISO 22000, BRC, GlobalGAP, IFS, SQF. Fakat içlerinden gıda güvenliği denildiğinde akla gelen en temel standart ISO 22000:2005/2018 standarttır. Gıda güvenliğinde ISO 22000:2005 standardı diğer spesifik gıda standartlarına temel oluşturmaktadır.
Bu paylaşımımızın amacı, gıda güvenliği ile ilgili hazırlanan uluslararası standartlardan birisi olan ISO 22000’nin, gıda sektöründeki uygulamalarının daha etkin ve verimli yapılabilmesi için gereken bilgileri araştırmak ve ilgili taraflara en doğru yolu göstermektir.
Beslenirken Gıda Güvencesinde Olmak
2020 yılında dünya nüfusunun 7.6 milyara ulaşacağı ve bu artışın da yaklaşık % 98’inin az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde gerçekleşeceği ve gelişmekte olan ülkelerdeki şehirleşmenin 1995 yılından 2020 yılına kadar iki kat artarak 3.4 milyara ulaşacağı tahmin edilmektedir. Türkiye de bu artış ile paralel olarak büyüme göstermektedir. Böyle bir nüfus artışı ve şehirleşme, gıda güvencesi ve gıda sistemlerinde yeni yaklaşımları gerekli kılmaktadır. Diğer yandan, bitkisel ve hayvansal üretimin gelişmesi ve buna yönelik yayım ve yetiştirme teknikleri, hasat öncesi-hasat sonrası kayıpların kontrol altına alınması ve önlenmesi, etkin gıda işleme ve dağıtım sistemlerinin uygulanması, yeni teknolojilerin geliştirilmesi gibi devam eden yenilikler sürekli artan bu nüfusun beslenme ihtiyacını karşılamak amacıyla gıdaların tüketime sunulmasını güçlendirmektedir.
Fakat bu aşama da dikkat etmemiz gereken husus bize sunulan gıdanın tüketime özellikle insan tüketimine ne kadar uygun ve güvenli gıda olarak tanımlayabileceğimiz sınıfta olduğu akıllara gelmektedir. Bu konuda, bize aradığımız gıda güvenliği konforunu sağlayacak şartlar standartlar altında barınmaktadır ki bizim ilk göz önüne almamız gereken husus ISO 22000 gıda güvenliği olacaktır.
Güvenli Gıda Nedir?
Gıdanın amaçlandığı biçimde hazırlanması durumunda; fiziksel, kimyasal ve mikrobiyolojik özellikler itibariyle tüketime uygun ve besin değerini kaybetmemiş gıda olarak tanımlayabiliriz.
Gıda Güvenliği:
Gıda güvenliğini, yasalar tarafından da kabul edilebilir haliyle tanımlarsak; “Gıdalarda olabilecek fiziksel, kimyasal, biyolojik ve her türlü zararların bertaraf edilmesi için alınan tedbirler bütünü” olarak tanımlamak doğru tanım olacaktır.
Dünya Sağlık Örgütü de birçok araştırmacı ve kurum gibi gıda güvenliğini; gıda zinciri boyunca olabilecek fiziksel, kimyasal ve biyolojik tehlikelerden gıdaların korunması ve gıdaların tüketici sağlığına zarar vermeyeceğinin teminat altına alınması şeklinde tanımlamıştır.
Gıda güvenliği konusu, bilindiği üzere, son yıllarda tüm ülkeler açısından, halk sağlığı ve ekonomik boyutu nedeniyle önem kazanan ve önemi giderek artan bir konu haline gelmiştir. Gıda kaynaklı hastalıkların ortaya çıkması sağlık, ekonomik ve sosyal açıdan toplumları etkilemektedir. Artık çok iyi anlaşılmaktadır ki, izin verilen seviyeler üzerinde gıdalarda bulunabilecek mikrobiyolojik tehlikeler, biyotoksinler, kimyasal kontaminantlar, mikotoksinler ve gıda katkı maddeleri, gıda maddelerini, insan sağlığı için zararlı duruma getirmektedir. Artık günümüzde gıda işleme, üretim, dağıtım ve tüketim sürecindeki meydana gelen köklü değişimler nedeniyle tüketiciler, dünyanın her bölgesinde, tükettikleri gıda maddelerinin güvenliği hakkında emin olamamakta; ve gıdalardan kaynaklanan sorunlar daha bir dikkatle izlenmektedir.